![]() |
Tonya ve Beycuma’dan gelen atalarım
Diyarbakırda buluştuğunda can buldum. Altında insanların ekmek parası için can
verdiği, babamı da oraya gömdüğüm iki katlı şehir Zonguldak’ta doğdum.
Çocukluğum ressam olmak istemekle geçti. Ama
sayısal öğrencisi olup işletme okudum. 20 yıl sayılarla uğraşıp emekli oldum.
Sistem beni resimden uzağa fırlatsada, çizdim. Bazen RESİM' e ve TANRI’ya küstüm.
Sonra tekrar barıştım.
Sert ve güçlü ruh
yapımda duygusallık adına çok büyük zaafiyet olsada,kişiliğimden memnunum.Çok
iyi ve çok kötü insanları bensimseyebilme yetim var.
Resimlerİmde genellikle kuşların kanatlarını
çizmek istiyorum,uçmak istermiş gibi o tüyleri çizerken. Ağaçlarda o gücü ve
sonsuzluğu hissediyorum, Dalları gökyüzüne kadar kıvrım kıvrım çizerken, Kökleri arza kadar indirirken.
Gökyüzünde maviyi,
yeryüzünde denizi çizerken,sonsuzluk ve özgürlük tüm düşüncem.Gerçek yaşamda bu
özgürlüğü bulamasamda tuvalimin karşısında
hissettiğim tek şey.
Çizgilerimle yaşamın
kıvrımlarına girmek insanların vücudundaki gizemi çözmek, ve gözlerdeki
mutluluğu ve acıyı tuvalimde yansıtmak istiyorum. Her insanda bir renk
arıyorum.
Cahit Sıtkı’nın ‘’ Yaş otuzbeş,yolun yarısı.’’ dizesindeki
ifadesinden on yıl sonra gelsemde Amasraya, iyi ki gelmişim. Dünyada ki
cennette olduğumu hissediyorum Amasrada. Şanslı bir insanım, biliyorum. Burada
da insanların kötü yüzleriyle karşılaşsam da, güzel kent.. yaşanılası yer.
Amasra durur,
insanlar geçer gider. Her taşın altında bir yaşanmışlık saklıdır. Hep şunu
hayal ederim, bir saniye olsun Amasra’nın geçmişinde yaşayabilsem. Amastrist’i
hamamında resmedebilsem. Boztepe’ye susamlarını eken insanları görebilsem.Cenevizliler’in
gemileri yanaştığında o alışveriş karmaşasını çizebilsem..
Anneciğim’in son
dönemleri Amasrada geçti. Sürekli buranın
‘’Hangi muhit ? ’’ olduğunu sorardı. Ona Amasra dediğimde, Amasya ile
karıştırarak ‘’ RA mı ? ‘’ derdi.
Evet tanrıların kenti
‘Amas-RA’...
Resim konusunda yaşamımın bir özetini çıkarmak
gerekirse büyük sergiler açamadım ama iki büyük resime imza attım. Biri kızım
Berrak, diğeri oğlum Yağız. Yaşam renkleri, çizgileri ve kocaman yürekleri
konusunda kendimle gurur duyduğum çocuklarım. Ve eşim Mahmut’la mutluluğa yelken açtım.
Sunay DAĞDELEN KOLTUK.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder