28 Eylül 2013 Cumartesi

Özgeçmiş





          Tonya ve Beycuma’dan gelen atalarım Diyarbakırda buluştuğunda can buldum. Altında insanların ekmek parası için can verdiği, babamı da oraya gömdüğüm iki katlı şehir Zonguldak’ta doğdum.
         
          Çocukluğum ressam olmak istemekle geçti. Ama sayısal öğrencisi olup işletme okudum. 20 yıl sayılarla uğraşıp emekli oldum. Sistem beni resimden uzağa fırlatsada, çizdim. Bazen RESİM' e ve TANRI’ya küstüm. Sonra tekrar barıştım.
          Sert ve güçlü ruh yapımda duygusallık adına çok büyük zaafiyet olsada,kişiliğimden memnunum.Çok iyi ve çok kötü insanları bensimseyebilme yetim var.

          Resimlerİmde genellikle kuşların kanatlarını çizmek istiyorum,uçmak istermiş gibi o tüyleri çizerken. Ağaçlarda o gücü ve sonsuzluğu hissediyorum, Dalları gökyüzüne kadar kıvrım kıvrım çizerken, Kökleri arza kadar indirirken.

          Gökyüzünde maviyi, yeryüzünde denizi çizerken,sonsuzluk ve özgürlük tüm düşüncem.Gerçek yaşamda bu özgürlüğü bulamasamda tuvalimin karşısında  hissettiğim tek şey.
          Çizgilerimle yaşamın kıvrımlarına girmek insanların vücudundaki gizemi çözmek, ve gözlerdeki mutluluğu ve acıyı tuvalimde yansıtmak istiyorum. Her insanda bir renk arıyorum.
         
            Cahit Sıtkı’nın  ‘’ Yaş otuzbeş,yolun yarısı.’’ dizesindeki ifadesinden on yıl sonra gelsemde Amasraya, iyi ki gelmişim. Dünyada ki cennette olduğumu hissediyorum Amasrada. Şanslı bir insanım, biliyorum. Burada da insanların kötü yüzleriyle  karşılaşsam da, güzel kent.. yaşanılası yer.
           
            Amasra durur, insanlar geçer gider. Her taşın altında bir yaşanmışlık saklıdır. Hep şunu hayal ederim, bir saniye olsun Amasra’nın geçmişinde yaşayabilsem. Amastrist’i hamamında resmedebilsem. Boztepe’ye susamlarını eken insanları görebilsem.Cenevizliler’in gemileri yanaştığında o alışveriş karmaşasını çizebilsem..
           
            Anneciğim’in son dönemleri Amasrada geçti. Sürekli buranın  ‘’Hangi muhit ? ’’ olduğunu sorardı. Ona Amasra dediğimde, Amasya ile karıştırarak  ‘’ RA mı ? ‘’ derdi.
            Evet tanrıların kenti ‘Amas-RA’... 
          
            Resim konusunda yaşamımın bir özetini çıkarmak gerekirse büyük sergiler açamadım ama iki büyük resime imza attım. Biri kızım Berrak, diğeri oğlum Yağız. Yaşam renkleri, çizgileri ve kocaman yürekleri konusunda kendimle gurur duyduğum çocuklarım. Ve eşim Mahmut’la  mutluluğa yelken açtım.

                                                                                 Sunay DAĞDELEN KOLTUK.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder